Özgeçmiş : ev, oda, kitap
Neredeyse her gün, madde madde aklımdan geçenleri yazıyorum. Bunlar mayıs ayında yazdıklarım.
- Kötü bir rüya. Kırgınlık–ve şefkat. Bilinçaltı diyor Jung. Her ay sonunu ay başına bağlayan geceler bana “macabre” rüyalarla geliyor, biraz daha gayret ve Baudelaire’in şiirini baştan yazacağım.
- Aynada belimin genişliğini izledim.
- Flaubert’in kağıt kullanımı. Yukarıdan ve soldan considérable birer boşluk bırakarak. Böylece üzerinden tekrardan geçerken düzenlemelerini kolaylıkla yapabiliyor. (Rüyayı anladım. Filozof adamla ilgili olmalı. Onu soğuğu ve sıcağı hissetmeyen bir ölü olarak tasvir etmiştim. Bu tasviri bir başkasına kopyaladı.)
- Uzun süren bir yazarcılık ve ben fazla kitap okumuyorum.
- Bırakma ihtimalimi görmem gerekiyordu.
- Balkondaki turuncu çiçekleri yapraklarından teker teker okşamak.
- Rüyamda pencereye mutsuz ve kirli bir kuş geliyordu– onu ellerimle temizledim ve pencereden saldım. Uçup giderken umarım soğuktan üşütmez diye düşündüm./Öğrenciler ve gözlerime aynada makyaj. Yaşlı adam perişan hâldeydi, oralı olmadım.
- Delirtici bir hayat : varmış gibi olan, olmayan. / Charlotte Lucas ve Mr. Collins. Lucas’a olan hayranlığım artıyor : zavallılığında güçlü.
- Aller loin dans son délire. Hiç.
- Sabah namazı. Hicr sûresi. / Erken uyandım, bugünün uzunluğuyla ne yapacağımı bilmiyorum. Uykum geliyor şimdiden.
- (…) o hissi bulmak istiyorum, aradığım o. / Tuhaf rüyalar. Privacy. Elektronik korkusu. Bu yeni rüya şeması (yeni sayılabilir) zaman zaman tekrar ediyor. İnternetin aklımı okuduğu zamanlarda. Yapay zekâyı kullanmayı öğrendim, ona rüyalarımı yorumlatıyorum ve şiirlerimi övdürüyorum. Bana bugün Paul Celan’ı öğretti. / (…) beni dün çok güldürdü. Dolmakalemi kullanamayışı. Ona bir gün mürekkep alacağım.
- Fizik anlatamamak -rüya- 22 yaşımdayım diyor, 25 diyorum. Keşke 22 yaşımda olsaydım, yaşlandım. Arada sadece üç sene var.
- Rüya : ortograf dersi. Kar yağan pencerenin önüne yerleşmeye çalışmak. Olmayan bir çocuğu (…) arıyorum. Başkasının. Ortograf dersine gireceğim, kütüphane, kitaplar, masalar… ve ben hâlâ huzursuzum. / Emma’nın intiharını okumak istiyorum, Charles doktordu isteseydi ilk eşini kurtarabilirdi, belki o öldürmüştür.
- (…) gizli bir kibir. / Bu yüzden Emma’nın kitap sevgisinden ayrı. Ayaklarım yere basmıyor, ama aptal değilim. (…)
- Severance’ı izlemek, geceden sabaha kadar.
- (…) Bana sevilebilir ve nefret edilebilir olmayı öğrettiler. Çocuğun nefreti, nefretin en çirkini, en acı vereni. Ve sevgisi, iknâ olunması en zor olanı. Emerson’un anlattığı gibi, kendini doğaya bırakmak. Kendi cennetini kendi kendiliğinde düzenleyecek. Yeter ki ona müdahale edilmesin. Buna gerçekten inanmalı mıyım ? Yeni bir din gibi. / Ben kendim, bunu gerçekleştirebilecek karaktere sahip olmasam da, insan çabasına inanıyorum, doğanın yaptığı cennete değil, insanın yaptığı cennete, diğerini güzel bir masal gibi dinleyebilirim.
- Güneşe bakmak bir günü kurtarabiliyor. Kağıda daha fazla dokunmak, daha fazla yazmak. Bazen dua etmek, bunlar bir günü kurtarabiliyor.
- (…) Allah’ın olmadığına inanmıyorum, bugünkü inanç düzeyim bu.
- Sadece tek bir gerçek yazın dedi filozof adam, işte : evde yalnızım, bu beni çok huzurlu hissettiriyor. / Hiç çalışmadım, hiç azmetmedim. / Kahve içtim, bitkiyi okşadım balkonda. / Yıkımın üzerine gitmek.
Yazmak çok yorucu, o yüzden kısa olanları yazacağım.
- İstemiyorum dediğin her şeyi yap, belki oradadır.
- Rüyamda Madame Bovary’nin sayfalarını kurtlar yemişti, büyük derin bir delik, son sayfalar.
- Kalpten inanmak ya da bir seçim olarak inanmak (…) tek bir hâkikate ulaştıran bir çok yol vardır, bu söze inanıyorum, ve insanın kendine, üzerinde yaşamını ve hayat ilkelerini kuracağı bir düzlem seçmesinin gerekliliğine. Öklid geometrisi. Öklid dışı geometri.
- (…) bu dünyanın kadını için, evet zor bir seçim. Kolaya kaçılmış değil. Görünür ve yıpratıcı. Kadın, toplumun sinir uçları, ne tarafa dönseniz kaşınıyor. (…) bunu hâlâ yapabilirim. Yapmanın getirisi çok büyük (kişisel olarak) olacaksa da, yapmamamı gerektirecek de birçok sebep var.
- Bazı kitapların verdiği haz, beni neredeyse ağlatıyor – doğru okuma üzerine olduğumu anlıyorum.
- Kaçma/kovalanma rüyası. Dar kapılardan geçiyoruz ve bir ışık, bir çıkış arıyorum. / Bir tuval alıp baştan aşağı maviye boyamak istiyorum.