Charbovari, Audace ve Ankara kalesi
Sevdiğim bir kelime : Audace (güzel bir araba markası ismi olabilirdi) sözlükte cesaret olacak çevriliyor, benim için “cüret” kelimesine daha yakın. (cesaret = courage olmalı)
Cesaret ve cüret arasındaki fark ne ? Hem cüret etmek, hem de (avoir de l’)audace, cesaret kelimesine karşın, olumsuz bir anlamda kullanılabiliyor.
Olmaması gereken yerde boş bulunulmuş aptalca bir cesaretle, yersizce hareket etmek. Yerine göre, bazen aptallık ve kalın kafalılık, bazen kahramanlık ve yüreklilik. Aslında kelimenin anlamını eylemin sonucu belirliyor.
https://www.lugatim.com/s/c%C3%BCret
Emma kendini zehirledi. Emma’dan etkileneceğimi sanırken, yalnızca Charles beni etkiledi, onun yaşadığı hayat ona yetiyordu. Yetinebilen ve yetinemeyen iki insanın bir arada yaşamaya çalışması.
Charles Bovary, sorumluluk sahibi, yapmak zorunda olduklarını yapmak zorunda kalmış saf ve basit bir adam. Hayatını etrafındaki kadınların hırsı yönetiyor. Onların hayatının bir kuklası. Önce annesi, doktor olması için gereken tüm özveriyi gösteriyor, ve sonuna kadar bırakmıyor Charles’ın peşini, eşinin kim olması gerektiğini seçecek kadar tüm hayatına müdahil olan, dokuz ayı bir ömre yayan boğucu bir kadın. Sonra ilk eşi, hastalarına ve mesleğine karışıyor, Sonra Emma, onu bir evden başka bir eve taşıyor, parasını kendi lüks zevkleri için kullanıyor.
Öğretmenlik yaparken en çok korktuğum şey hasta olmak. Sınıf içerisinde geçmeyen öksürük gıcıntısı. Bu sene henüz bir yerle anlaşamadım, cv’lerime dönmüyorlar. Kpss’ye çalışmadım, yine de şöyle bir bakınmak için gireceğim. Eğitimle ilgili yüksek lisans bölümlerine bakıyorum, muhtemelen bir iki bölüme başvuru yapacağım. Sadece sınavlarına girmek bile bir tecrübe sağlar herhalde. Beni korkutan şey alınıp alınmamak değil, alındıktan sonra kendi kendimi bunalıma sürükleyerek yarım bırakmak. Ben uzun zamandır her şeyi yarıda bırakıyorum. Endişeli değilim, mükemmel bir müslüman da değilim ama son bir yılda tevekkül ve rızık kavramlarını öğrendim (fark ettim). Şimdi Erzurum’dayım, bu haftasonu döneceğiz (?) Tekrar Ankara. Özlemişsindir dedi Annem, hiç özlemediğimi gülerek anlattım. Ankara kimmiş ? Özlersem eğer, yalnızca insan özlerim, şehir değil. Ankara’yı hiç ama hiç değil. Bunalım şehri, havası kötü. İçinde bana yüzü gülen, gözümün içine bakan bir tane insan yok. Kafa karışıklığı. Kalesinin görüntüsünde hapis yatıyorum.