Yuva

Erzurum’da kış olimpiyatları

Kendime Erzurum’dan bakınıyorum ve Erzurum’dan acınıyorum. Hocam, sizin yaşadığınız hayat hayat değildi. İnsan yerine konulup konuşulmadıysanız ve biraz fazla sessiz durduysanız eğer suç sizin değildi.

Ben salak taklidi yapıyorum dediniz, evet ama yemin ederim ki ben o kadar da salak değilim. Ocak, şubat, mart, sonra nisan, mayıs, haziran, temmuz : bana kış aylarından kalan, buzu çözülmüş, erimiş ve neredeyse bozulmaya yüz tutmuş bir haber. Ben sizin neyinizim ? Yalnız bırakıldınız ve çocukluğunuzu taklit etmeye zorlandınız. Ben akrep burcu değilim ama bu dargınlığın izini üzerimden sağanak yağmur geçse yıkayamaz.

Ben solcu bencilliğini haklı buluyorum artık, kardeşim surat asmakta haklıydın (ama beni yalnız bırakmakta haksız), yoksa seni de göz hapsinde tutacaklardı. Güzel bir haber neden saklanır, bende sizi endişelendiren nedir ? Aptallığı sadece akıllılar taklit edebilir, doğada taklit etme yeteneğidir hayvanın zekâ göstergesi. Sadece aptallar bu taklidi gerçek sanır, aptallığınızı görüyorum, benim taklidime inanmamalıydınız. Sizi okuduğum kadar beni okusaydınız ! Benim üzerime kimse düşünmedi mi ? Sizi aptallık taklidimle mutlu tutmaya çalıştım, çabamı anlamadınız mı ? Benimle neden konuşmadınız ? Sorular beni aptal gösterdi, ama sormaya devam ettim.

Bana kardeşimi savunmayın, akrep burcu. Bir mıknatısın yanlış kutupları gibi, birbirimize fazla yaklaştığımızda birbirimizden en uzağa itiliyoruz.

Bugün 4 temmuz, birçok şey değişti (üzerinde geçen kışın eriyik damlalarını tutan bir çok şey) bu değişim beni ürkütüyor, gözlerim ıslanıyor ve sonumuza sorular sormak istiyorum. Ben, şimdi kendimi, her zamankinden daha yetişkin, daha yabancı, daha yalnız hissediyorum.

Kendi ölüme tutmam gereken bir yas var, sonra neşe, sonra davul, sonra mendil, sonra Ankara. Hocam, kadınları çıldırtmayın.