Çilingir ve gözetlenmek
Balkonda rüzgârı yanıma alıp oturmuş, dışarı çıktığımda yapmaktan kaçındığım şeylerin ufak bir listesini yazıyordum : bankaya gitmek, birkaç potansiyel işveren gezinmek, yirmilik diş için randevu almak, kan ölçümü yaptırmak ve bunun gibi bazı tatsız şeyler. Bu sırada bir parfüm şişesi sıkma sesi geldi, bir kere daha. Sonra iki kere üst üste. Önce yan balkondan geldiğini düşündüm. Belki süpürge sesidir (ne tip bir süpürge olduğundan emin değilim) ama kim neden kendini balkonda parfüme boğsun ?
Başımı kaldırdığımda, gaz borusunun üzerine tüneyen bir güvercinle göz göze geldim. Üst üste birkaç el daha hapşırdı. Bakışları bana savunmasız bir anında yakalandı. Birbirimize baktık. Önümdeki kağıda mavi tükenmez kalemle resmini çiziktirdim, kötü bir resim oldu. O uçup gidene kadar birbirimize bakmaya devam ettik, laf attım ama cevap vermedi. Gözetlemeye devam etti.
Güvercinler üşüdüğünde hapşırıyor, ve ceviz içi yemeyi seviyor. Onlarda da zaman kavramı olup olmadığını merak ediyorum, belki de aynı zaman dilimlerinde yaşamıyoruz. Belki ben, birbirimize baktığımızı sanırken, o başka bir gün, başka bir insanla bakışıyordu.
Belki az sonra başıma geleceklerden haberi vardı, ne kadar aptal olduğumu anlatmaya çalışıyordu. Geçmiş, geçmiş. Gerçek dünyada hareketleriniz geri alınamaz.
