Yuva

Bütün gün yürüdüm

Gülleri, lavantaları, güvercinleri ve serçeleri, kavga eden kedileri, son kalan hanımellerini gördüm (şehir doğadan geriye ne bıraktıysa) kalanı görülmeye değer değildi. Yürümenin düşünmeye iyi geldiğini okumuştum, benim durumumda tam tersi : yürümek düşüncelerimi susturuyor, sadece gördüklerimle ilgilenebiliyorum, onları güzel ya da çirkin buluyorum, ya da insanlar : kenarlarından rahatsız etmeden geçmek. Endişe ve sorgulamalar, camide dinlenmek ve biraz yazmak ve dönüş yolunda hayal kırıklığı. Ankara'da yürümek benim için çoğunlukla böyle, ben buradan (yürüyerek mi ?) gitmek istiyorum.
Eskiye kıyasla artık, daha önce hiç geçmediğim yollara düşünmeden sapabiliyorum. Meraklanmaya çalışıyorum (bu bile bir çaba gerektiriyor !)
Bunların hiçbirisi söylenmemiş sözler değil, yürüdüğüm hiçbir yer bir diğerinden farklı değil, yanından geçtiğim hiçbir insan - benim için hiçbir şey değil, onlar için hiçbir şey değilim. Bu geçişkenlik..