Aramak, bulmak, bulamamak, aramamak
Burasıyla şimdi ne yapacağımdan emin değilim. Konuşamadıklarımı telafi etme düşüncesiyle yola çıktım (bir eklenti). Ama her seferinde olduğu gibi fazla kişiselleştiriyorum : insan içine çıkamaz bir hâle dönüşüyor yazdıklarım, kendim bunu kendime insan içine çıkamayayım diye sanki kasıtlı olarak yapıyor. Ben burayı kendi gerçek kimliğime ekleyebilmek istemiştim. Bir müze, kapıları açık, sessizce ziyaret edilebilecek bir yer. Templa Serena (Cemil Meriç). Muhteşemlikten uzak olmalı. Vasat olmalı, göze batmamalı. Beni ayrıştırmamalı.
“Ben” i kendime yasaklamalıyım. Cümleler artık “ben”le başlamamalı.
Bahçe. A digital garden. Yuva. Açık defter. Gerçekten de kapıları açık bırakma cesaretini kendimde bulabilir miyim ?
Cesaret. –şöyle yazma.
Konuşma.
Bu yazı eskidiğinde.
İki engel var : korkaklık ve kıskançlık. İkisi birbirini besliyor. Maddiyatı paylaşmakta ben bu kadar zorlanmadım, ama “ben” kendimi bir başkasıyla görmeye katlanamıyorum. Suskunluk.
Son girişim.
Burasıyla ne yapalım ? İstersem örümcek ağı gibi ruhsuz ve geometrik örebilirim yuvamı. O zaman, bana ait olmaz.